Bu yazı hurfikirler.com adresinde yayınlanmıştır.
Dünyada, sanki yaptıkları işi yapmak için yaratılmış insanlar vardır. Bu insanlar işlerini büyük bir aşkla yaparlar ve aşklarıyla doğru oranlı olarak başarılı olurlar. 15 Aralık 2021 günü bir kalp krizi sonucu kaybettiğimiz Linda Whetstone (1942-2021) böyle bir insandı. Yaptığı işi büyük bir inançla ve coşkun bir sevgiyle yapmaktaydı. Bu sayede birçok insanın hayatında yeri ve pek çok kimsenin faaliyetlerinde tesiri oldu. Bu kimselere bu satırların yazarı da dâhildir.
Linda’yı 1992 Eylül’ünde Kanada’nın Vancouver şehrinde yapılan Mont Pelerin Cemiyeti (MPS) toplantısında tanıdım. Daha önce de yazdığım üzere (https://www.liberte.com.tr/ozgurlugun-pesinde-atilla-yayla) bu tanışıklıkta sanırım onun benimle tanışmak istemesinin ve bu amaçla sayısı 700’e ulaşan insanın katıldığı toplantıda bir akşam yemeğinde bulunduğum yemek masasına gelerek tam yanıma oturmasının büyük bir payı olduğu kanaatindeyim. Bu aynı zamanda Linda ile ortak bir tarafımızı da gösterir: Fikirdaşlara olan ve ilgi ve yeni fikirdaşlarla tanışma arzusu ve çabası…
Ben toplantıya İngiltere’den gitmiştim. O ise İngiltere’de Sussex’deki çiftliğinden gelmişti. Tanışmamız onun da benim de özgürlük mücadelesinde bir atağa geçmeye hazırlandığımız bir zamanda vuku buldu. Linda çocuklarını büyütmüş ve özgürlük mücadelesine daha fazla zaman ayıracak hâle gelmişti. Ben ise yıllardır bekletildiğim yardımcı doçentlik kadrosunu sonunda Hacettepe Üniversitesi’nde bulmuş ve Ankara Siyasal’dan Hacettepe Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölümü’ne geçmiştim. 1992 yazında Mustafa Erdoğan’la beraber İngiltere’deydik Ben orada müteveffa Norman Barry’nin ve öncü İngiliz liberal kurumu Institute of Economic Affairs’in çabalarıyla bir burs almış ve MPS Genel Toplantısı’na katılma fırsatı bulmuştum. Dolayısıyla bu olayın ikimizin de hayatında bir dönüm noktası teşkil ettiğini söylemek yanlış veya abartı olmaz.
Linda ile MPS genel toplantısından sonra iki gün daha Vancouver’da kaldık. Vaktimizi parklarda uzun yürüyüşler yaparak ve saatlerce konuşarak geçirdik. Linda dünyada liberal enstitüler hareketinin öncüsü ve mimarı sayılacak Sir Anthony Fisher’ın kızıydı. Babasının yolunda ilerlemeye çalışıyordu. Bir think tank kurmanın ve policy paper üretmenin özgürlük davasına katkı yapmanın en sağlam yolu olduğu kanaatindeydi. Ben ise bu yolun liberal eserlere ana dilinde sahip olan ülkeler için kolay fakat Türkiye gibi temel liberal eserlerin mahallî dilde bulunmadığı ve liberal fikirlerin asgari seviyede bile tanınmadığı bir ülkede faydasız ve hatta imkânsız olduğunu söyleyerek cevap verdim. Vancouver’a zaten bir entelektüel oluşum başlatma azmi ve kararlılığı içinde gitmiştim. Orada gördüğüm hava moralimi yükseltti ve LDT’yi ortaya çıkartan süreç böylece başladı. Yıllar sonraki bir buluşmamızda Linda Vancouver’da yaptığımız tartışmada benim haklı olduğum gerçeğini kabul ve itiraf etti. Nitekim sonraki yıllarda klasik ve modern liberal eserlerin dünyanın çeşitli dillerine çevrilmesi ve yayınlanması ve de liberal entelektüellerin yetiştirilmesi faaliyetleri önemli bir hedefi oldu.
Bundan sonra Linda ile çeşitli toplantılarda tekrar tekrar bir araya geldik. Kendisi bana nispetle çok daha fazla seyahat ediyordu ve A. Fisher’ın kızı olması onun özel bir ilgi görmesine de yol açıyordu. Böylece dünyanın çeşitli yerlerinde buluştuk. Linda ile önemli bir buluşma benim 2006 yılında yaşadığım talihsiz olaydan sonra 2007 ekim ayında gittiğim İngiltere gönüllü sürgünü vesilesiyle oldu. Ben Buckingham Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak görev aldım. Masraflarımın karşılanmasında Linda’nın özel çabaları oldu. Yaklaşık bir yıl süren sürgünde benim önerimle Istanbul Network for Liberty’nin kurulması için beraber çalıştık. Yaptığımız toplantılarda böyle bir kuruluşa tüm İslam dünyasının ihtiyacı olduğu kanaatine vardık. Merkezi Londra olmak üzere kuruluşu hayata geçirdik. Bu kuruluş daha sonra Islamic Network for Liberty’ye dönüştü ve merkezi de Londra’dan Malezya’ya kaydırıldı.
Linda tüm dünyaya olduğu gibi İslam dünyasına da ilgi gösteriyor ve liberal gruplaşmaların olması ve daha önemlisi liberalizm hakkında eserlerin mahallî lisanlara çevrilerek daha geniş kitlelere ulaştırılması için büyük çaba sarf ediyordu. Bu arada babasının kurucusu olduğu Atlas Economic Research Foundation’da çeşitli görevler üstlenmişti. Evinden tüm dünyayı takip ediyor ve bu tür çabalara maddî ve manevî destek sağlamaya çalışıyordu. 2008 yazında aile olarak da Linda’yı evinde ziyaret ettik ve birkaç gün kaldık. O zayıf, çelimsiz görünen kadındaki enerji ve mücadele aşkı her şeyden daha çok etkileyici idi.
Linda’nın ölümü bir kere daha hayatın fani, her kişinin ve her faaliyetin geçici olduğu gerçeğini hatırlamamı sağladı. Gelgelelim böyle olması insanın hiçbir şey yapmaması gerektiği veya bunun iyi bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Gidenler gidiyor ve gelenler geliyor. Özgürlük mücadelesi hiç bitmeyecek ve asla tam ve kalıcı olarak kazanılamayacak bir mücadele. Her âdil ve ahlâklı insana, insanların refah ve mutluluğunu önemseyen herkese bu mücadelede düşen görevler var. Ne mutlu bu görevlerin bilincinde olan ve elinden geleni yapan Linda gibi insanlara.
Linda Whetstone ismiyle ve eserleriyle hep anılacak, daima hatırlanacak ve örnek alınacak bir isim. Ruhu şad mekânı cennet olsun.